31 Ocak 2023 Salı

2023 OCAK İZLENCESİ





Decision To Leave: Girişi güzeldi fakat yönetmenlik yer yer aksadı, olay örgüsü şekillenir diye bekledim. Olmadı. Vasat.

Târ: Olay örgüsü ilginç bir şey vaat etmedi. Vasat.

Memoria: Arthouse adıyla vasatın altında çıkan yapımlardan. Sevmedim.

Triangle of Sadness: Eh meh peh. Sanat filmi klişelerinin aşuresi ama belli bir kalitenin üstünde kalmayı başarıyor. Girişteki satirik dili korusaymış severdim. Gemi ve ada sekansları tamamen klişelerden ibaret, yeni bir şey söylemiyor. Vasat.

White Noise: Anlaşılmayan uyarlamalardan. Sevdiğim yerleri oldu. Vasat.

1 Ocak 2023 Pazar

2022 ARALIK İZLENCESİ

 


Wednesday
: Çok beğendim. Fragmanlarından böyle bir şey çıkmasını beklemiyordum. Tim Burton ilk dört bölümü kendi yönetmiş, epey belli oluyor.
Guillermo Del Toro'dan Pinokyo: Hala ilk Disney versiyonunu seviyorum. Daha sert olmasını beklerdim . Over the Garden Wall dokunuşu hissediliyor.
The Banshees of Inisherin: İzlediğim en ilginç şeylerden biriydi.
Amsterdam: Yönetmenlikte bir sorun var. Başı ve sonu iyi olduğu için güzel hissettiriyor. Hak ettiği gösterişe sahip bir olay örgüsü yok.
Glass Onion: İlk filmden daha akıcı. Filmin ilk yarısı uzun bir kuruluş yapıyor. Yazlık yerde geçen filmlerin bir tembelliği oluyor sanki. Bir de mekanın göz alıcı olmayışı beni itti biraz. Fakat filmin ikinci yarısı işi toparlıyor.
Sick of Myself: Norveç ve komşu ülke filmlerinde tutturulan belirli çekim standardını görmezden gelmek mümkün değil. Yine de benim önemsediğim insani meselelere yeni bakışlar getirmek yerine aynı rahatsız edici sinemayı sürdürmeyi tercih ediyorlar.