18 Nisan 2023 Salı

Yazmak Hakkında





"Sokrat’ın yanından geliyorum. Akropolis’te oturup tartıştık.
Benim var olmadığımı kanıtladı. Moralim çok bozuk."
-Woody Allen


"Yazmak için yaşamak, duymak, halkı algılamak gerekir. .. Bir yazar için çok
gereklidir halkın içinde kalabilmek … Ve halkın değişimini algılamak …"
- Orhan Kemal


“Benim, şu dil konusunda, hastalık derecesindeki titizliğimi yakınlarım bilirler. Bir noktalı virgülün yanlış kullanılmasına bile dayanamazken, benimle hiç
ilgisi olmayan sözcüklerle, konuşma biçimiyle,
bana mal edilmiş diyaloglara nasıl dayanayım!”
-Nezihe Meriç


"Bütünün içinden kıpırtılarla geçen yarı yarıya gizlenmiş o mizah damarı benim yakalamayı amaçladıklarım ve başarılı olduğumu sandığım zamanlarda tutturduğum oranlara bakarak kendimi kutladığım şeyler arasında..."
-Washington lrving

17 Nisan 2023 Pazartesi

Kim bu Jane Gallagher ?


Çavdar tarlasında çocuklar kitabında az bahsedilmiş olsa da tüm okuyucular için merak konusu bir karakterdir Jane Gallagher. 

Holden'a göre, Jane kötü bir çocukluk geçirdi. 

Ailesi boşandı ve annesi ve üvey babasıyla birlikte yaşadı. 
Jane ve ailesi, Caulfield ailesiyle aynı mahalleye Cape Code'dan Maine'e taşındı. 
O ve holden romantik bir zaman geçirerek oyunlara, kitaplara ve film izlemeye bağlandı. 
Hazırlık okuluna gitmeden önce, Jane holden'a B.M.'ye gidebileceğini söyledi. Veya Shipley ve ondan beri Holden haber alamadı. 
Saxon Hall maçının gecesinde Jane, Holden'in oda arkadaşı Ward Stradlater ile buluşmaya gidiyor. Stradlater'a göre, ikisi de antrenör Ed Banky'den ödünç aldıkları arabada ilişkilerini sona erdirdi.
Jane hakkında bildiklerimiz bu kadar.

11 Nisan 2023 Salı

Neden Yazıyoruz?



"Bence temelde iki kişi için yazarsın. Öncelikle tamamen mükemmelleştirmek amacıyla kendin için, ki durum bu değilse ne ala, sonra da okuma yazma bilsin bilmesin, hayatta olsun olmasın sevdiğin kadın için."Arthur Mizener'e, 1950 Selected Letters, s. 694

Hemingway

"Bugün yine romanım üzerinde çalışacağım. Yazmak güç iş Max, ama hiçbir şey daha iyi hissettirmiyor."
Maxwell Perkins'e, 1938 Selected Letters, s. 474

Hemingway

"Bu aralar her gün çalışıyorum ve iyi gidiyor. Hayat çok durağan oldu. Yine de başka her şeyden daha eğlenceli. Hatırlar mısın yaşlı Ford [Maddox] nasıl da sürekli yazardı, [Joseph] Conrad yazarken nasıl acı çekerdi? Yapılacak iş değil vs. derdi. Sen de yazarken acı çeker misin? Ben hiç çekmem. Yazmadığım zaman, veya yazmaya başlamadan hemen önce anam ağlar; sonrasında da bomboş ve bombok hissederim. Fakat hiçbir zaman yazarkenki kadar iyi hissedemem."
Malcolm Cowley'e, 1945 Selected Letters, s. 604-605

Hemingway

"Çok komik bir kitap yazmak için önce büyük eziyet çekmek gerekir."
William B. Smith, Jr.'a, 1924 Selected Letters, s. 139

Hemingway

Bir Öykü Nasıl yazılır?




1. Bir öyküyü nasıl yazarsınız?

Şahsi sorulara şahsi yanıtlar vereceğim. Yazılmaz, yakalanır diyerek beni akıllı gösterecek bir tümceyle başlayacağım söze, böylece soruyu kendi istediğim yere çekeceğim. Hayatın içinde karşılaştığımız öykü; kapanlarla, tuzaklarla, oltayla değil kelebek ağıyla yakalanabilir ancak. 

2. Belli bir rutininiz var mı?

Sürekli yeni bir şeyler bulmaya çalışırken, başıma bin bir türlü bela alınca, öykü kendini yazdırmıyor. İnsan bir Chet Baker dinleyeyim, Woody Allen açayım, Beatles olsun, keyfim yerine gelsin diyor fakat sürekli bir şeyler dönüyor İstanbul'da.

Bilgisayarı yüksek çözünürlüklü ekranında sorunlarını çözmeye çalışırken alçak gönlünle kendinden bir şeyler karalıyorsun. Merak ederek sayfaları karıştırıyorsun, daha iyisini yazarım diyorsun, zaman tünelin çağın felaketleriyle dolarken hayatı bir yanından mandallayıp kurutmaya çalışıyorsun. 

Tam aklına bir şeyler geliyor derken ya mahallede bir çöp ev basılıyor, ya da kavga çıkıyor. Demliğin, vapurun, polisin düdüğü ötüyor. Tam tüm karmaşa bitti derken evde kahve bitiyor. Süt içeyim diyorsun süt de bitiyor. Bunlar olurken olay örgüsü sözcüklere emanet ilerliyor. Tuhaflıklar peşimi bırakmazken nasıl öykü yazacağım? İnsan kendini dinliyor, sayfalarca yazıyor, sonra onları bir çırpıda siliveriyor. Yeni metin belgesi açılıveriyor. Herkesin kaosu kendine.

Fox Kids Çocukları

 

Ülkemizde bir neslin gelişmesinde büyük katkı sağlamış kanal Fox Kids hala aklımızdan çıkmadı. Bazılarına göre çizgi filmler çok kaliteliydi bazılarına göreyse bu bizim nostalji sevdamızın bir sonucu. 

İşin aslına gelirsek çizgi filmler gerçekten kaliteliydi. Çünkü çoğu kaliteli işin arkasında kaliteli insanlar vardı. Başarılı bir komedyen ve oyuncu olan Louie Anderson kendi hayatını anlatırken, başarılı bir sanatçı Bill Kopp Eek the cat ve Mad Jack the Pirate'ı yapıyordu. Haim Saban hemen hemen her güzel şeyin arkasındaki adamdı. Power Rangers, Saban's Pinokyo, Müfettiş Gadget ve Saban's Peter Pan bunlardan birkaçı.

Özellikle 3. dünya ülkelerindeki çocukları daha fazla etkilemesinin nedeniyse tüm dünyada çocuklar için bir kanal varken Türkiye'de ilk defa çocuklar için bir kanal açılıyor olmasıydı. 

Bir neslin hayal gücünü azımsanamayacak şekilde arttıran Fox Kids, Disney'e satılınca tüm güzel işler de ortadan kayboldu. Günün birinde el emeği yüksek bütçeli çizgi filmler belki yine geri gelir. onlar gelene kadar biz yine eski bölümlerle idare etmeye çalışacağız. 

OZMO

  


Ozmo ile İngilizce öğrenme setlerinin kimseye İngilizce öğrettiğini sanmıyorum fakat çizgilerine bakmak bana keyif verirdi. Düşününce, dönüp bakınca, sinir bozucu bir tavrı vardı Ozmo'nun. Çizgi filmde pek öyle gösterişli bir iş değildi. Yine de hafızamızda kıyas yapacak görseller bulunmadığından olacak Sabah gazetesinin verdiği bu dergi hepimizin hoşuna gitmişti. Ailelerin çocuk bakıp vakit geçirsin, bir şeyler öğrensin diyerek vakit geçirmesine izin verdiği bir kitap serisi. Bugün gazeteler böyle şeyler vermiyor. Çocuk dergileri de her şey gibi pahalı. Ozmo çocukluğumun tuhaf bir karakteri olarak hafızamda hep kalacak. Çocuklar için bir şeyler yapılmaya çalışılan geçmiş yılların bir hatırası olarak tabii. 

Telkinler Nisan 2023

  




    Şu sıralar ne bulsam okuyorum. Ne bulsam dinliyorum. Ne bulsam dediğime bakmayın, iyi şeyler keşfetmeye çalışıyorum. Queen'in ilk albümü ve Soungarden'ın ilk albümündeki pek kıymeti bilinmemiş şarkıları dinliyorum. Aralarından biri benim şarkım olsun istiyorum. (Böyle küçük bencilliklerim var.) Çok okuduğum için öteki şeylere pek vakit kalmıyor. Yazmak ve okumak sonsuz bir döngü. Bu hem iyi hem de kötü şeyleri kaçırabiliyorum. 

   Bir süredir geç saatlere kadar yazıyor. Eski bir alışkanlıkla erken kalksam bile kaldığım yerden yazmaya devam ediyorum. Bazen de tembellik edip saatlerce müzik dinleyebiliyorum. 24 Saati değerlendirme konusunda takıntılıyım. Hayatı kaçırdığımı söyleyen dostlarım oluyor. Katılmıyorum. Kitaplara, müziğe, sinemaya ayrılmış bir hayat asla kaçırılmaz. Olsa olsa ritmi değişir. Hayatın ritmi de ayrı bir konu zaten.

Neden Rocko'nun Modern Yaşamını Seviyorum?

 

Yıllardır modern çağa girdiğimizi söylesek de pek az film, dizi ve animasyonda bunu güncel olarak görebiliyoruz. Modern sorunlarla uğraştığını söyleyen çoğu yapım modernliği karşılayamıyor, yanlış yorumluyor, eline yüzüne bulaştırıyor.

Rocko's Modern Life günümüz dünyasına yabancı bir bakış getirmek için, karakterleri geçmişten günümüze akıllıca taşıyor. Arzuları, istekleri ve söyledikleriyle çağın vebasını en iyi şekilde görselleştiriyor. Sadist televizyon şovları, park yeri macerası, petrollü plajlar, insandan daha akıllı ev aletleri, evcil hayvan sorunu... 

Günceli yakalamak, onunla alay etmek zor iş. Mizah zaten başlı başına ayrı bir uğraş. Bunu bir de olay örgüsüne yedirmek farklı bir deneyim istiyor. Günümüzde uygulamalarda bulunan şakalar uçup gidiyor, güldüğümüz bir şeyi iki hafta sonra unutuyoruz. Nihayetinde espriler yeni bir buluş taşımıyor. Bizi güldüren şey uyumsuzluk ve abartma oluyor. Rocko's Modern Life nasıl bu hale geldiğimizi, ne beklediğimizi, hem üretici hem de tüketici eksenince mizahi bir dille anlatıyor.


Smallville Afişleri

 Reddit'te gördüm. Çok beğendim. Çok sevdiğim ve beraber büyüdüğüm bir diziydi.















10 Nisan 2023 Pazartesi

Çağdaş Zanaat Müzesi

Giriyoruz dolaşıyoruz. 
Fotoğraf çekiliyoruz. 
12 punto yazıları okuyoruz. 
Hemen de bir kulp takıyoruz. 
Yine de sanattır diyoruz. 
Belki biz anlamıyoruzdur.
Yorumları okuyoruz. 
Fotoğraflarımızı paylaşıyoruz. 
Baktıkça belki bir şeyler anlarız diyoruz. 
Diyoruz da diyoruz.



9 Nisan 2023 Pazar

Unutamadığım Oyunlar


 Jackie Chan Stuntmaster: Jackie Chan'in tüm filmlerini onlarca kez izlemiş biri olarak bu oyun benim için başyapıttı. Şüphesiz Ps1'de en çok vakit geçirdiğim oyunlardan biriydi. Dövüşürken Jackie'nin hareketlerinin bu kadar gerçekçi yapılması beni hala şaşırtır. Oyunu her şeyiyle bitirdiğinizde (ya da hile kullandığınızda) Jackie'nin hareketlerinin nasıl kayda alındığını izleyebiliyordunuz. Dövüşlerin arkasından kısa bir ara video sonrası sizi kovalayan bir kamyonla harşı karşıya kalıp Uncharted gibi koşmaya başladığınız sahnelerde kontrolün size verilmesi oyunun en etkileyici yanlarından biriydi. O zamanlar YouTube olmadığından her şeyi sinir olarak sizin çözmeniz gerekiyordu ve pek eğlenceli bir durum değildi. 

1 Nisan 2023 Cumartesi

Mart 2023 İzlencesi



Bu ay film yerine daha çok dizi izledim. İyi de oldu.

Saving Mr.Banks: Poppins sevenler için güzel.

Behind Enemy Lines: Zor bir konu. 

Prop Culture: Karayip Korsanları bölümü ilgimi çekti.

Fleishman is in Trouble: İlk bölümün girişini sevmiştim ama olmadı. Anlatıcının ilginçliği çekimlere yansımamış. Zaten o ilginçlik de kalıcı olmadı.

Last of Us: Oyunu sevmemiştim. Diziyi de sevmedim.

24: İlk sezonu ilk yarısından sonra çok düşüşe geçti.

Avatar Way of Water: İlki Kurtlarla Dans'a benziyordu. Bu da birkaç filmi bana anımsattı. Balina avcılığı tamamen filmle alakasız. Senaryoyu aile bağlarına odaklamayı tercih edip yeni bir kötünün oluşumuna ayırmış. Bence olmamış. Sonraki filmler için bir düşmanın yaratılışını izledik ama etkili bir düşman olamadı gibi.

Ted Lasso: İkinci bir şans verdim. Epey sevdim. Söz oyunları çok güzel. Karakter gelişimi de öyle.