15 Aralık 2020 Salı

ED WOOD

 



Yaratıcılıktan alınan hazzın yerini hiçbir şey tutamaz.


Ed Wood, Tim Burton’ın filmografisinde çok önemli bir yer tutuyor. Sinema tarihinde de öyle. Üretmekten asla vazgeçmeyen, ötekiler tarafından dışlanan ve kötü işler yaptığı söylenen bir yönetmeni anlatıyor Tim Burton Ed Wood filminde. Kendini en iyi şekilde dışlanmadan ifade edebileceği tek yerin de beyaz perde olduğuna inanıyor. Bu açıdan filmi Tim Burton bağdaştırması yaparak farklı bir okumayla izlemek de mümkün.

SIDEWAYS, MİNÖR DERTLER

 

SIDEWAYS, MİNÖR DERTLER



Hayattaki küçük anların tadını çıkarmayı bilen iki arkadaşın filmi Sideways. 2004 yılında vizyona giriyor ve özetini okuyan insanları şaşırtıyor. Çünkü bu film minör dertler hakkında. Patlamalar, CGI efektleri yok. Komedi filmlerinden alıştığımız büyük yanlış anlamalara ve takip sahneleri yok. Başınıza gelebilecek olaylar hakkında bir film Sideways.


BROKEN FLOWERS’IN YALINLIĞI

 

BROKEN FLOWERS’IN YALINLIĞI



Jim Jarmusch ve Bill Murray bir araya gelince ortaya seyir zevki yüksek, dinlendirici, düşündüren bir yapım çıkıyor.

2005 yapımı bu film hayatımızdan çıkan insanların bizde bıraktıkları ufak ayrıntılara odaklanırken davranışlarımızın çoğu zaman mantıksız olduğunu anımsatıyor. Huzur verici bir yolculuğun yalın bir sinema diliyle beyaz perdeye aktarımı Jim Jarmusch tarafından ustaca yapılıyor.


Casablanca

 

Casablanca



Kendi türünü yaratan bir sinema klasiği.

Kendinden sonraki tüm romantik filmleri etkileyen büyük bir yapım. Siyasi arkaplanıyla bir aşk hikayesini ustaca birleştiren Casablanca Amerikan sinemasının en iyi filmlerinden biri kabul ediyor. Humprey Bogart ve Ingrid Bergman’ın başrollerini canlandırdığı film savaşın en kritik anlarında başlıyor.


BÜYÜK BUDAPEŞTE, KÜÇÜK MUTLULUKLAR

 



BÜYÜK BUDAPEŞTE, KÜÇÜK MUTLULUKLAR


Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel) 2014 yılında gösterime girdiğinde seyirciler salonda ne izleyeceğinden az çok emindi. Herkes nasıl bir deneyim yaşayacağını kafasında kurabiliyordu çünkü yönetmen Wes Anderson’ın oturmuş tarzına hayranları kadar onu ilk kez izleyecek seyirciler de hâkimdi.

Filmografisinde Rushmore (1998), The Royal Tenenbaums (2001), Moonrise Kingdom (2012) gibi filmler bulunan yönetmen teatral unsurları sinemanın kurgu gücüyle birleştirerek tek nokta perspektife sıklıkla başvurarak bunu adıyla anılan bir tarza çeviriyor. Büyük Budapeşte Oteli de filmografisi içinde en ciddi işi denilebilecek bir noktaya oturuyor.


BATMAN FOREVER

 

BATMAN FOREVER



Kimilerine göre en kötü Batman filmi. Kimilerine göre serinin vasat üyesi.

1995 yılında gösterime giren Batman Forever çoğu hayran tarafından iyi karşılansa da yıllar içinde biraz da popüler kültürle dalga geçilen bir yapım oldu. Joel Schumacher’ın punk atmosferine sahip bir Gotham’da geçen Batman Forever, günümüzde yönetmen kurgusuyla yeniden yayınlanması beklenen bir film.

Science of Sleep

 

Science of Sleep



Hayattan kaçıp düşlerimize sığınırız.

Peki düşlerimizden kaçmamız gerekirse?

Michel Gondry’nin başyapıtı Science of Sleep onun tüm yeteneklerini gösterdiği bir yapım. Düş ve gerçeğin perdeye yansıtılmasını iyi bir senaryoyla ve farklı bir teknikle filme alarak filmografisindeki en iyi işe imza atıyor. 2006 Berlin Film Festivali'nde yönetmen Michel Gondry, filmin ana mekânının 15 yıl önce yaşadığı bir ev olduğunu söylüyor.

New York’ta Yağmurlu Bir Gün

 

New York’ta Yağmurlu Bir Gün



Dakika dakika planlanmış romantik yolculuklar felakete en yakın şeydir.

Sevdiğimiz bir insanla işler asla yolunda gitmez. Hayatın her zaman bir planı vardır. İçinde olduğumuz şehrin de öyle. Woody Allen vizyona bir yıl geç giren bu filminde bizi kendi tarzında bir aşk hikâyesiyle buluşturuyor. 1981’den beri her yıl bir filmi vizyona giren yönetmen son olaylardan sonraki tartışmalarla 2018’de bir yıl ara vermek zorunda kalıyor.

Napoleon Dynamite

 

Napoleon Dynamite



Lucky!

Böyle diyor Napoleon. Filmde sadece iki defa söylese de –ki ilk yayımlandığı versiyonda bir kere söylemişti– bu söz hemen kült haline geliyor.

Bağımsız Amerikan filmlerinin en komiklerinden kabul edilen Napoleon Dynamite, Amerikan taşrasındaki bir gencin günlerini anlatıyor. İletişim kopukluğu, can sıkıntısı ve maddi kaynakların sınırlı oluşu Napoleon’un günlerini daha ilginç hale getiriyor. Baba figürünü büyükannesinin doldurduğu bir hayata sahip. Herkesi kazıklamaya çalışan bir amcası ve dış görünüşünün aksine ilginç becerilere sahip babasıyla Napoleon’un neden sıradan bir genç olamayacağını hemen anlıyoruz.

SCOTT, DÜNYAYA KARŞI

 

SCOTT, DÜNYAYA KARŞI



Âşık olduğu kızla çıkabilmek için onun 7 eski sevgilisini yenmeye çalışan Scott’ın hayatı atari oyununa dönüyor.

Sanırım bundan daha iyi bir tanıtım tümcesi olamazdı.

Yönetmen Edgar Wright’ın en iyi filmi kabul edilen Scott Pilgrim vs. the World hem kurgusu hem de senaryosuyla temposu yüksek ve eğlenceli bir film. 90’lar Rock müziğinin ritmiyle görsel efektli bir kurgu anlayışının bir araya geldiği yapım 2010 yılında seyirciyle buluşuyor ve kısa sürede kült haline geliyor. Filmin hayranları filmdeki karakterler gibi giyinip partiler vermeye bile başlıyor.

Herkesin bir Annie Hall’u vardır

 



Herkesin bir Annie Hall’u vardır

Woody Allen’ın en iyi filmi, başyapıtı Annie Hall tüm dünyadaki o acımasız aşk sorusunu tüm dünyadaki seyircilerine sorduruyor. Ben bu kadınla anlaşamıyorum ama her saniye neden onu istiyorum? Hepimizin bir Annie’si var ve Woddy Allen bunu çok iyi işliyor. 1977 yapımı bu film kısa zamanda kült haline geliyor. Woddy Allen adeta tüm yeteneğini bize bu filmde gösteriyor. Hem yönetmenlik hem de senaristlik anlamında çıtayı öyle bir yükseğe koyuyor ki bu filmin üstüne bir film gelmiyor.

18 Ağustos 2020 Salı

METROPOLITAN, ARKADAŞLIKLAR SONSUZA KADAR SÜRER Mİ?

 

    Arkadaşlıklar sonsuza kadar sürer mi? Sürmeyeceğini hepimiz biliyoruz. 1990 yapımı Metropolitan, varlıklı Manhattan gençliğinin gece sohbetlerini perdeye taşıyan önemli bir film. Filmin derdiyse arkadaşlıklar!

    1991 yılında Metropolitan Oscar’a en iyi senaryo dalında adaylık kazanıyor ve günümüzde kült bir gençlik filmi kabul ediliyor. Bunun en önemli sebebi senaryonun kendini diyaloglarıyla ve derin karakterleriyle öne çıkarmış olması. İçine girdiği yeni çevrede istemeden dostlar edinip bu dostları saklamaya çalışan bir kahramanla entelektüel sohbetlere konuk oluyoruz.

18 Temmuz 2020 Cumartesi

3 Mayıs 2020 Pazar

Tarzan ve Arap Kadri

Evde buldum. Babam okurmuş. Tarzan ve Arap Kadri. İlginç geldi.

27 Şubat 2020 Perşembe

Albüm Çıkardım / Prefabrik Rüyalar

Uzun yıllardır müzikle uğraşıyorum. Çoğu zaman film müzikleri yapıyorum, birkaç gruba kayıtlarda yardımcı oluyorum. Film müziklerimi Soundcloud ve YouTube'tan yayınlamıştım ama kendi yazdığım şarkıları uzun bir süre yayımlamadım. Epeyce şarkı birikti bu yılların sonunda. 2020'ye girmişken yayımlamak istedim. Grubun adını da "Punk Mozart" koyduk. Bence güzel de oldu. Keşke böyle bir albüm olsaydı diyerek "Prefabrik Rüyalar" adında bir albüm kaydına başlayıp yayımladık. Spotify ve Apple Music'ten ve sayamayacağım platformlardan dinleyebilirsiniz. 

Söz - Müzik: Batıkan & Doğukan Köse