21 Haziran 2021 Pazartesi

BİR ÖYKÜNÜN MACERASI

 


BATIKAN KÖSE

BİR ÖYKÜNÜN MACERASI

ŞAHSİ DÜŞLER ONUR KIRICI GERÇEKLER

“Tam bir güzeli öpecekken dişleri döküldü…”

Tüm ders bunu tekrarladım. Defterin kenarına not alıp bekledim. Yanımdakilere sordum.

“Rüyanda hiç dişlerin döküldü mü?”

“Ne?”

“Rüyanda diyorum. Dişlerin hiç döküldü mü?”


Gözlerini devirip tahtada profesörün çizdiği şeylere baktı. Bense yarım tümceye dönüp onu devam ettirmeye çalışırken çevreme ilgiyle baktım. T cetvelini masaya bantlayıp çizim yapanları gördükçe akıma birkaç tümce daha hücum etti. Arkamdakine seslendim.

“Size hiç olmadı mı? Hani dişler dökülür ya…”

Boş bakan gözleri görünce önüme döndüm. Öyküye bir şeyler daha uydurmak gerekti fakat gündüz rüyası gibi gelmemeliydi insanlara. Lise sıraları, tanrının T’sini büyük yazıp yazmama kararsızlığı, söyle biz de gülelim klişeleri ve her şeyi yapabileceği rüyasından bile başarısızlıkla çıkan bir genç kahraman öykünün ilk paragrafını oluşturdu.

Peki işler nereye varacaktı? Olay örgüsü hangi amacı izleyecekti ve evdeki tüm eşyaları betimlemek zorunda mıydım? Ne anlatacağına kendi karar veren bir öykü geleneksel yöntemlerle anlatılamazdı. Olayları seçmek istemiyordum. Bir önceki tümcenin bıraktığı imgeyi sürdürmek daha etkiliydi. Latife Hanım’a latifeler yapılacak, misafirin üstün yetenekli oğlu çapraz, düz ve yatay olmak üzere üç geçiş yapacaktı. Öykü çağrışım zinciriyle ilerleyecekti. Bunu yaparken sürprizler de kendiliğinden oluşacaktı. Çünkü işlerin nereye varacağını ben bile bilmeyecektim. Tümceler bilinçdışından gelecekti. Sürekli bir şeyler olacak, kahramanın düşleri gerçekle budanacaktı.

Ve karakter kendi kendine söylendi.

“Bugün düşler şahsi, gerçekler onur kırıcıydı.”

Dersin bitmesiyle evime, masama koştum. Defterimin kenarına aldığım tüm notları, imgeleri, rüyaları uç uca ekledim. Derin bir oh çekip gözümü sözcük sayısına indirdim.

251

Sadece 251 sözcük yazmıştım.

Tüm hafta boyunca oturup kalkıp öyküme birkaç tümce ekledim. Tümcelerin çağrışımını takip ettim. Derslerde şahsi düşlerime dalıp defter kenarına birkaç not daha aldım.

            Çünkü öykülerin bir oturuşta bitmemek gibi bir huyu vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder